ÂŞIK ZEYYAH



Aşık Zeyyah halk şairi, aşık. İsmini bilmiyoruz ama şiirlerinde aşık Zeyyah mahlasını kullanmakta. Tahminimiz ‘’Âşık Zeyyah’’ bu mahlası seyyah(çok gezmekten) aldığı, seyyah kelimesi zamanla halk dilinde Zeyyah olarak değişime uğradığı yöndedir.

     Âşık Zeyyah, bugün hala Zeyyah’lar diye anılan aileye isim veren büyük dedeleri mi yoksa kardeşleri mi net değildir. Kanaatimiz odur ki zeyyahlar diye anılan ailenin babası âşık Zeyyah’ın ismini taşıyan evladıdır. Bu da Halit dedenin kardeşi olma ihtimali çok yüksektir. İsmini taşıması hasebi ile zeyyahlar diye anılırken kardeşi halit de halit’in havva halit’in Fatma gibi isimlerle anılmaktadır.

    Âşık Zeyyahın soyu erkek evlattan(Tayyar dede) erkek toruna(Halit dede), ondan da üçüncü nesil kız toruna(Halit’in havva) geçerek, oradan da dördüncü nesil olarak erkek torun(Rıza sivri) olan babama, oradan da bana kadar uzanmaktadır.  

     Büyüklerimizin anlattığına göre; Âşık Zeyyah 15 yaşlarına kadar normal bir hayat sürer ve köylerde herkesin mutat yaptığı işler olan işleri yapar. 

      On beş yaşında gece bağ beklemededir ve ne oldu ise o esnada olmuştur. Çocuk birden deyişler söylemeye başlar. Hatta ağzından köpükler gelmeye başladığı da rivayet edilir. Etraftakiler buna içirmişler dese de, aile tedirgindir. Çünkü başını alıp gitmekte, yöresel tabirle tezikmektedir. Bazen günlerce eve dönmediği olur.

  Kaybolmasından ve başına bir iş gelmesinden endişelen aile, bir yandan da acaba delirdi mi korkusu çeker. Bu korku ve endişe ile çocuğu kaybolmaması için eve bağlamaya başlarlar.

    O zamanlar köy köy dolaşan alimler, tabipler, hocalar vardır. Köylüler genellikle bu gelen kişilere itibar etmekte, dertlerine çare aramaktadırlar. Böyle bir âlim hoca da Dereköy’e gelmiştir. 

Aile çocuğu bu hocaya, ‘’delidir’’ diye okutmak istemiş, lakin hoca çocuğu görünce; ‘’bunun bağlarını çözün, bu çocuğun bir sıkıntısı yok, Buna içirmişler’’ der.

Bu sözü duyan aile çocuğu eve bağlamaktan vazgeçmişler ve o tarihten sonra özgür şekilde dolaşmıştır…

Hakkında çok malumat olmamakla birlikte evlendiği ve Tayyar isminde bir oğlu olduğu kendi şiirlerinden, deyişlerinden anlaşılmaktadır. 

’’Tayyar ile kaldık evde

Bu ayrılık kara zevda’’ 

Sözleri hala büyüklerin hafızasından bizlere nakledilmiştir. Baba veya annesine dair elimizde herhangi bir bilgi mevcut değildir.

Rivayet odur ki çok gezdiği Bozkır’ın bütün köylerine gittiği söylenir.  Bunlar içinde Akcamuğar köyünü çok beğenmiştir…

….. 

''Sırısdat şehir Has Akcamugar ….

sazlıyı yaradan mevlam   sen oğar''

Diyerek bunu şiirlerinde belirtmektedir.

Ayrıca 

‘’İnci kaynar mugarının gözünden''…

Deyişleri ile de Hindistan’a kadar gittiği rivayet edilmekte, büyüklerimiz tarafından da gittiğine inanılmaktadır.

Bizim bile bildiğimiz kadarı ile tek evlenmiş tek çocuğu olmuş ve eşi erken vefat etmiştir. Bu evliliğinden Tayyar diye bir erkek evladı olmuştur. Tayyar’dan da Halit diye bir torunu vardır. Halit’in  Havva, İsmail  ve …diye evlatları vardır. Hala rahmetli ebem Halit’in Havva, hatta torunu Musa’nın babası ölünce baktığı için ona da Halit’in Musa denirdi. 

İsmail Manisa’ya gitmiş bir daha dönmemiştir. Daha sonra bizim köyde çalışmaya giden bazı köylüler Karaoğlanlı(iğdecik köyünde) köyünde Bozkırlı İsmail diye biri varmış deseler de, babam yolu düştüğünde sormuş tanıyan çıkmamıştır….

Bize uzanan kısmında soyun Havva ebemin de iki evladı olmuş büyük; Lütfiye halam, küçüğü ise babamdır(Rıza Sivri). 

Rahmetli ebem ilk evliliğini, küpeli Ahmet diye biri ile evlenmiş, eşi bir aylık evli iken askere gitmiş (Kafkas harbi olduğu söylenir)ve askerden dönmemiştir(şehit olmuş). 

İsmail dayım sıçanlardan evlenmiş, daha sonra geçimsizlikten ayrılmışlar ve eski eşi tarafı paramızı çaldın diyen iftira atmış bunun üzerine eski eşini  devrenkte yakalamış yüzüne ispirto atmış tır. Eski eşinin yüzü ve gözü yanmış İsmail dayımda köyü terk edip gitmiştir.  İsmail dayım ayakkabı diker yılan derisinden baston yaparmış.

Bunun üzerine Konya’nın da sayılı âlimlerinden olan Mehmet efendinin oğlu variyetli hacı Şükrü ile evlenmiş. Bu evlilik her ikisinin de ikinci evlilikleridir. Daha sonra Hacı Şükrü, bir kaza kurşunu ve yanlış tedavi sonucu vefat edince tekrar dul kalan ebem, üvey çocukların mal problemi yüzünden rahat bırakmamasından dolayı (o yıllarda devlet otoritesinin de zayıf olması) korunma amaçlı, rahmetli dedem Hacı Ali efendi ile evlenmesine sebep olmuştur. Bu evliliklerinden de bir erkek evlat doğmuş adını Rıza koymuşlardır. 

Bende oğluma Rıza ismini bu sebeple verdim. 

Ebem rahmetli 95 yaşlarında 1977 yılları arasında vefat etti. Yani 1880 yıllarına tekabül eder doğumu. Babası Halit’ten otuz yaş küçük saysak 1850 li yıllara gelir. Halit’in babası Tayyar’ı da ortalama otuz yıl saysak 1820 tarihlerine tekabül eder doğum olarak. Tayyar dedemizle Âşık Zeyyah dedemiz arasında da bir yirmi yaş fark var farz edip 1800 lü yıllar tahmin etmekteyim. Aradaki yaş farkı daha az düşünürsek 1800- 1850 li yıllarda doğduğu kanaatine vara biliriz. Yani tahminim yaşadığı dönem bundan iki yüzyıl öncedir. 

Âşık Zeyyah dedemin evi, şimdi Ekelik’lerin yani Faik’ın(fayyığın) oturduğu evdir. Köyünorta mahallesi kısmına gelmektedir. Buda bizim köyün tarihi hakkında  bir kanaat sahibi yapa bilir. Evini kendi yaptırdığını farz edersek, 200 yıl önce Hamamlık’tan oraya kadar uzanmıştır. Haamlıktan evlerin oraya kadar uzanması- yayılması için en az 300-500 sene alması gerekir. Çünkü köyün geniş ve evleri sık olan kısmı da bu bölgedir.

Adnan SİVRİ/BOZKIR-İ  21.02.2016

Hakkında anlatılanlar özetle;

1.Atını süleğe/cilahanaya kışın bağlamış baharın gitmiş almış gelmiş.

2.Hindistana kadar gittiği söylenir.

3.Bağ beklerken içirmişler. (içirmek, erenlerin yakaza halinde içecek görünümünde hikmet sunması)(Vehbi ilim elde etme)

4.Kendisiyle alay eden Yağlıyüklülere taşlama şiiri beyiti

5.köyler içinde Akcamuğara methiye

6.şiirlerinde ‘’aşık zeyyah’’ mahlasını kullandığı

Bişr yerde bir at hediye etmiş yayan gitme diy

Bazı beyitleri

‘’Coş eyledi yağlıyüğün denizi

kesik olur kızlarının benizi’’…………..

Yükönünde yükçüleri önerler

Demirciler külünk ile döverler’’………

‘’indim gittim Ahırlıdan aşağı

İyilik bilmez Yağlıyügün eşeği

…….

Kimi kırda kimi bayırda ölmeli’’………..

‘’İnci kaynar mugarının gözünde’’………

‘’Aşık Zeyyah der ki ne gelir elden

Korkarım iblisten çıkarır yoldan’’……..

Adnan SİVRİ/BOZKIRΠ 23.02.2016

ÂŞIK ZEYYAH  ÂŞIK ZEYYAH Reviewed by Bozkır Dernekleri on 23:25 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.